Pandemi Sonrası Dünya

Pandemi sonrası bir dünya nasıl görünebilir ve hissedilebilir?

İstanbul, yıl 2050…

İstanbul, otuz yıl sonra da hayati bir merkez olmaya devam ediyor, ancak şehir bugün olduğundan daha yeşil ve sessiz. Sokakta gezen insanlar bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az ve birbirlerine mesafe olarak mümkün olduğunca uzak.

Pandemi Sonrası Dünya

İstanbul gibi kalabalık ve büyük şehirlerde hayat aslında insanların yüz yüze görüşme ihtiyacı yüzünden devam ediyor. Buna rağmen insanlar plansız karşılaşmalardan artık hiç haz etmiyor. Uzaktan el sallamak el sıkışmalarının yerini aldı ve Japon tarzı eğilerek selam verme geleneği oluştu. Çok daha az bar, restoran ve eğlence merkezi var. Çoğu ofis binası havalandırma sistemleri bulaşmayı önleyici hava filtrelerine sahip. Salgınların olduğu dönemlerde, binalara giren veya çıkanlar, giysilerinin sterilizasyonunu ve ultraviyole ışığına maruz kalmayı gerektiren güvenlik protokollerine uymak zorunda.

Pandemi Sonrası Dünya

Protokoller hayatın içine dahil olduğu için insanların giyinme tarzları üzerinde de büyük etkileri oluyor. Birçok kişi dini bir bağlantısı olmasa da sterilizasyon prosedürlerinde kolaylık sağladığı için cübbe tarzı elbiseler giyiyor. Bu mecburi tek tip giyinme sayesinde zengin olanlar göze çarpmıyor. İnsanlar birbirlerine benziyorlar.

Bunlar en azından şimdilik gözümüzde canlananlar.

Ancak muhtemelen en büyük değişiklikler insani değerlerle ilgili olacaktır. Ve geçmiş pandemilerin travma yarattığı bir dünyada, geleceğe dair ipuçları açıkça geçmişte yatmaktadır. Tarihin ritmi genelde istikrar ve refah dönemleri ardından istikrarsızlığa iniş dönemleri ile devam eder. Korona virüs salgınının hayatımızı nasıl dönüştürebileceğini tahmin etmek için geçmişe biraz daha derinden bakmamız gerekiyor.

Toplumlarda istikrar esastır.

İstikrar, geleceğin hatlarını görmek için bir ışık sağlar. Gelecekte istikrarın bugünden daha çok veya daha az olacağına dair bilinçli bir tahminde bulunabilseydik, ne olacağı hakkında çok daha fazla şey bilirdik. Çünkü geçmiş istikrarsızlık dönemlerinde halkların nasıl tepki verdiklerini biliyoruz.

Pandemi Sonrası Dünya

İstikrar nedir? Ekologlar tarafından kararlı sistemler, kalıcılık ve esneklik gibi özelliklerle karakterize edilir. Örneğin esneklik bir sistemin şok edici olaylardan daha kolay kurtulmasını sağlar. Bu gibi nitelikler II. Dünya Savaşı sonrası dönemde olan komünist düzenin çöküşü, 2008 krizi dahil birçok finansal kriz, dini fanatizm gibi şok edici olayları gösterir.

Mevcut istikrarın küreselleşmeye olan bağlılığıyla koronavirüs pandemisinin şokundan sağ çıkıp çıkmayacağı yaşadığımız süreçte cevaplanamayacak bir soru olmaya devam ediyor.

İstikrarın belirgin faydaları vardır. Güvenlik duygusu genelde yeniliği, yatırımı ve teknolojik ilerlemeyi besler. İstikrarlı zamanlarda gıda kaynakları artar, tehditler ortadan kalkar ve nüfuslar patlamaya eğilimli olur. Sınırlı ekilebilir tarım alanımızın olduğu gezegenimizde bu nüfus patlamaları sebebiyle arz talebi karşılamamaya başlar. Bu noktada yabancı düşmanlığı, aşırı milliyetçilik gibi kavramlar hayatımıza girmeye başlar. Toplumlar kendi ihtiyaçlarını diğer ülkelerin ihtiyaçlarından daha önemli gören bencilliğe meyilli liderleri destekleme ve seçme yoluna giderler.

Toplumlar istikrarlı zamanlarda dışa, istikrarsız zamanlarda ise içe dönerler. Pandemiler kitlesel olarak yıkıcı oldukları için böyle bir sistemi devirebilecek faktörlerden biridir. Diğer faktörler arasında iklim değişikliği, dini fanatizmin yükselişi, zengin ve yoksullar arasında genişleyen uçurumlar ve aşırı değişken piyasalar yer alır. Tüm bu faktörler geçtiğimiz bin yılda dünyanın istikrarsızlaştığını kanıtladı ve bu faktörlerin birbirleriyle etkileşiminin önemli bir düşüşü hızlandırabileceği açıkça görülebiliyor.

Daha az hareketli bir ekonomide daha az yenilik ve deney vardır, din ve gelenek daha önemli hale gelir. Uygun koşullar oluşursa güçlü insanlar ve çeteler de etkilerini artırabilir. On yıllardır Somali’yi etkileyen kaosu ya da Orta Amerika’nın istikrarsızlığında gelişen bir çete olan MS-13’ün büyümesini buna örnek olarak gösterebiliriz.

Bu olabilir mi?

Bu karanlık çağlar geçmişte birçok kez yaşandı. Koronavirüs’te de bu değişikliklerin bazıları zaten görülüyor. Mesela People dergisinde yılın en seksi adamı olarak COVID-19 ile mücadele çabalarının Amerika’daki 79 yaşındaki yüzü Dr. Anthony Fauci’yi seçmek isteyen bir organizasyon var.

Merak etmeyin, gelecekteki değişikliklerin hepsi kötü olmayacak. Her gün uluslararası arenada gördüğümüz ve bizi bu salgından kurtaracak olan işbirliği ruhunun pandemi sonrası dünya için de devam etmesi en önemli umut kaynağımız olabilir.

“Pandemi sonrası dünya konusunda görüşlerinizi yorumlar kısmında paylaşabilirsiniz”


2020-06-28

Bir cevap yazın

No apps configured. Please contact your administrator.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir